Küresel Emisyonlara Karşı Denizden Gelen Çözüm

 


Yeni bir araştırmaya göre, gelgit ve açık deniz güneş enerjisinin potansiyelinin yalnızca %2’si bile kullanılsa, küresel CO₂ emisyonlarında ciddi bir azalma sağlanabilir. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Cevabı, Strathclyde ve Maine Üniversiteleri’nin yürüttüğü kapsamlı çalışmada saklı.

Bu çalışma, dünya genelinde 3.000’den fazla sahada, 660’tan fazla deniz üstü yenilenebilir enerji (Offshore Renewable Energy/ORE) noktasını analiz etti. Değerlendirilen kaynaklar arasında deniz üstü rüzgârı, dalga, okyanus akıntıları, gelgit aralığı, okyanus termal enerji dönüşümü (OTEC) ve açık deniz güneşi yer alıyor.

Görünmeyen Potansiyel: Gelgit ve Güneş

Araştırma sonuçları oldukça çarpıcı: Gelgit ve açık deniz güneş enerjisi, rüzgar ve dalga gibi daha çok ilgi gören kaynaklardan daha yüksek potansiyele sahip.
Enerji tahminleri kilovat/metrekare (kW/m²) cinsinden standardize edilerek farklı kaynakların karşılaştırılması sağlandı. Bu kapsamda yapılan ilk küresel analiz olması da araştırmanın önemini artırıyor. Sonuçlar, Renewable and Sustainable Energy Reviews dergisinde yayımlandı.

Özellikle açık deniz güneş enerjisi, daha istikrarlı ve düşük değişkenlik göstererek enerji üretiminde öne çıktı. Buna karşın, teorik potansiyeli daha düşük olan rüzgar ve dalga enerjisi, yapılan değerlendirmelerin yaklaşık dörtte üçünü oluşturuyor.

Yüzde 2’lik Kullanımla 0,3 Gigaton Emisyon Azalması

Modellemelere göre, yalnızca gelgit ve açık deniz güneş enerjisi potansiyelinin %2’si kullanılsa bile, yılda 0,299 gigaton CO₂ emisyonunun önüne geçilebilecek.
2019 seviyeleri baz alındığında, bu katkı net sıfır hedefe 68 yıl daha erken ulaşmak anlamına geliyor.

Proje lideri James Spalding şunları aktardı:“Bu çapta ve disiplinlerarası bir karşılaştırmayı ilk kez gerçekleştirdik. Verileri farklı kaynak türleri ve konumlar arasında standartlaştırarak, bugüne kadar gözden kaçan temiz enerji fırsatlarını ortaya koyduk.”

Küresel Hedefler ve Mevcut Durum

Küresel hedeflere ulaşmak için enerji sektörünün 2030’a kadar yenilenebilir enerji oranını %60’a, 2050’ye kadar ise %80’e çıkarması gerekiyor.
2019’da küresel enerji arzı sadece %23 yenilenebilirdi. Üstelik bunun %1’inden azı açık deniz kaynaklarından geliyordu. Deniz enerjisi projelerinin büyük bölümü Avrupa’da yoğunlaşıyor ve genellikle rüzgar, dalga ve gelgit akıntılarına odaklanıyor.

Global Değerlendirme

Araştırmada veriler altı küresel bölgeden toplandı:

  • Doğu Kuzey Atlantik
  • Akdeniz
  • Doğu Kuzey Pasifik
  • Kıyı Asya
  • Güney Yarımküre
  • Diğer Doğu Kuzey Atlantik bölgeleri

Her bölge, altı ana ORE kaynağı temelinde değerlendirildi. Böylece dünya genelindeki deniz enerjisi potansiyeli ilk kez bu kapsamda haritalandırıldı.

Gelgit ve açık deniz güneş enerjisi, sürdürülebilir enerji dönüşümünde göz ardı edilemeyecek kadar güçlü. Peki öyleyse, neden hâlâ bu kaynaklardan yeterince faydalanmıyoruz?

Yorum Gönder

0 Yorumlar